2012 TURİZM SEZONUNUN ARDINDAN
 

Sezon bitti demeye dilim varmıyor zira sezon hiç bitmesin istiyorum, turizmcilere genelde sezon nasıldı diye sorulduğunda ya geçen yıl daha iyiydi ya da bu yıl havalar çok elverişli değildi gibi cevaplar alırız. Bu tür cevapların özünde yatan şu, bildiğiniz gibi Akçakoca’da klasik anlamda sezon 1-2 ay gibi çok kısa bir zamana sıkışmaktadır, tamamen deniz sezonuyla ve insanların yaz tatilleriyle çakışan bir dönem. Haliyle tesislerin böylesi bir kısa sürede para kazanmaları çok zor, sonuç olarak tesislerin beklentileri hep bir sonraki yıla ötelenmektedir. Yıl boyu açık olan yerler kış aylarında nasıl yaparız da daha az zarar ederizin peşinde oluyorlar, sezonluk çalışan yerlerin çileside farklı, onlarda her sezon öncesi kırılan dökülen yerlerin bakım ve onarımı, ardından da sezonluk personel bulma savaşı veriyorlar.


Bu sadece Akçakoca’ya özgü bir problem değil, genelde bütün turistik yerlerin ortak sorunu diye düşünebilirsiniz. Doğrudur ancak bazı yerler bu sorunu aşmak için alternatif turizm seçeneklerini devreye sokmuşlardır. Akçakoca olarak bu konuda tamamen silahsız değiliz, İstanbul ve Ankara’ya olan yakınlığımız ve 2 adet 4 bir adet 5 yıldızlı ve bazı turistik belgeli otelimizin oluşu bizi kongre turizminde çok şanslı bir noktaya taşımaktadır, umarım daha başka otellerde yapılır. Kayak istasyonları biliyorsunuz kış aylarında çalışırlar,ama artık bir çok yerde yaz aylarında da V.T.T,çimen kayağı,trekking gibi aktiviteler boy göstermektedir,zira kapalı olan bir tesisi sezona hazırlamak oldukça maliyetlidir.


Akçakoca içinde bunun tersini düşünmemiz lazım, bahar ve kış aylarını nasıl daha canlı hale getirebiliriz konusunda çalışmalıyız.


Abant’a insanlar niye giderler? Aynı nedenlerden dolayı Akçakocaya’da gelebilirler, göl yok ama deniz var, yakında bitecek olan sahil bandı çalışmalarıyla artık misafirlerimizin  sahilde keyifli bir yürüyüş yapabilecek olması cazip gelebilir. Bu çalışmaların son durumunu şimdiden tam olarak kestiremediğimiz için olumsuz bir şey söylemek istemem ancak çınara adını ve bugünkü imajı veren oradaki yıllar önce memleket sever insanlar tarafından dikilen çınar ağaçlarıdır,beton ağırlıklı olarak şu anda göze çarpan sahil projesinin yeşermesini bekliyoruz.


Gastronomi turizmin çok önemli bir parçasıdır, kısacası yeme içme turizmi. Pekala, insanlar buraya sonbahar ve kış aylarında taze balık, kara lahana sarması, mıhlama, kestane balı, dağ çileği reçeli vs… yemeye pekala gelebilirler. Fındık türevi ürünlerin yeteri kadar piyasaya sürüldüğünü düşünmüyorum, fındıklı ekmek sabah kahvaltısında mükemmel olur diye düşünüyorum, beyoğlunun meşhur açıkta satılan fındıklı çukulatasının bir benzeri Akçakoca’ya mal edilebilir, yine fındıktan elde edebileceğimiz dekoratif sabunları hediyelik eşya dükkanlarında misafirlerimizin beğenisine sunabiliriz.


Değerli Akçakocalılar, bunlara benzer bir çok fikir eminim sizlerde de vardır, önemli olan bu fikirleri hayata geçirebilecek imkanları olan kuruluşlara destek vermenizdir.Unutmayalım başarı detayda gizlidir,herkese saygılar,selamlar.Sinan TEZEL-Turizm ve tanıtma derneği başkanı.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.