31 Mart yerel seçimlerinde alınan kötü sonuçların ardından Meral Akşener’in Genel Başkanlık görevini bırakmak için kurultay kararı alan İYİ Parti’de 27 Nisan Cumartesi günü sandık başına gidiliyor. Meral Akşener’in yeniden aday gösterilmeyeceği kurultayda, adaylık için partinin ağır toplarının isimleri geçerken, İYİ Parti İl Başkanı Yunus Özay Er, işleyen süreci Öncü TV Haber Müdürü Canan Üsner’in hazırlayıp sunduğu, “Güne Merhaba” programında anlattı.
“Yerel seçimlerin kaybedeni İYİ Parti oldu”
Programda, Meral Akşener’in deneyimli bir siyasetçi olduğunun altını çizen Er, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınan yenilginin sonuçlarının yerel seçimlerde de sandığa yansıdığını ifade etti. Seçimlerde kaybeden tarafın İYİ Parti olduğunu vurgulayan Er, “Bunların tamamını topladığımız zaman da, ben her zaman söylerim Türk insanının ferasetine çok inanırım. Türk insanı Anadolu coğrafyasının her noktasında çok bilinçli oy kullanır. Bu bilinçle hareket edip, doğru ya da yanlış orası tartışılır faturayı İYİ Parti`ye kesti. Yani bu seçimin kaybedeni, oransal olarak söylüyorum İYİ Parti`dir. Genel Başkanımız da seçimden önce bu riski aldı. ‘Ben almış olduğumuz oyun altında bir oy alırsam, görevi bırakacağım’ dedi. Bizim Genel Başkanımız çok cesur, çok karakterli bir insandır. Ben 7 seneye yakın beraber çalışma fırsatı buldum, kendisiyle. İkili toplantılara da katıldım, yani yanında da bulunma fırsatı buldum. Bu Türk siyasetinde de çok ender rastlanan bir şey, yine çok karakterli bir duruş sergileyerek, sözünü tutarak, Genel Başkanlıktan ayrılıp Parti’yi olağan üstü genel kurula götürüp, aday olmamaya karar verdi. Cumartesi günü de inşallah partimize yeni bir Genel Başkan seçeceğiz” diye konuştu.
“Yerel seçimleri öncesinde iyi bir kampanya yürüttük”
31 Mart yerel seçimleri öncesinde iyi bir seçim kampanyası yürüttüklerini dile getiren Er, “Şu an itibariyle ben İyi Parti`nin en uzun süre görev yapan İl Başkanıyım. Yani kesintisiz yaptım. Yeni gelenler oldu, eskiler aday oldular ayrıldılar, istifalar vesaire oldu. Bu kadar uzun süre ve kesintisiz olarak İl Başkanlığı yapabilmenin, tabii Genel Başkanın takdiri olmadan bu iş olmaz. Ben Genel Başkanıma beni ve Düzce teşkilatını, arkadaşlarımızın ortaya koyduğu çabayı, emeği çok takdir ettiğini ve beni sevdiğini de bilirim. O da teveccüh gösterdi, çünkü biz onun geldiği dönemde de iddialı bir profil çiziyorduk. Başladığımız dönemde de iddialı bir profil çiziyorduk. İyi de bir kampanya yürüttüğümüzü düşünüyorum ben seçim sürecini. O açıdan da gayet memnunum” şeklinde konuştu.
“Seçmen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınan kötü sonucun faturasını İYİ Parti’ye kesti”
Millet İttifakı ile girdikleri Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınan yenilginin faturasını, 31 Mart yerel seçimlerinde seçmenlerin İYİ Parti’ye kestiğini kaydeden Er, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Şimdi üzerinden zaman geçtiği için, açık olarak ifade edebilirim. Herkesin siyasi görüşüne son derece saygılıyım öncelikle onu söylemek isterim. Bizim memleketimizde, yerelde de bu böyledir. İnsanlar birbirini siyasi fikirleri ile ilgili ikna etmeye çalışırlar. Buna gerek yok. İkna olmak zorunda değiliz, siz fikrinizi söylersiniz, ben de fikrimi söylerim. Makul gelirse uygularsınız, makul gelmezse uygulamazsınız. Birbirimizi ikna etmek zorunda değiliz. Bu çerçevede ele alsınlar çünkü. Ben o toplantı da özellikle büyük şehirler de ve özellikle Ankara’da aday çıkarılmaması noktasında görüş beyan ettim. Hür ve müstakil girmesi partinin şu açıdan önemli. Parti`nin parti olabilmesinin temeli bu kanaatten geçiyor. Artık Partinin hür ve ayakta durabilip, duramayacağını görmesi lazım ama zamanlamanın çok doğru olup olmadığı noktasında kafamda soru işaretleri var. Siyaseti yapanlar bizim arkadaş gurubumuzda da var. Türkiye genelinde de var. Bir idealist çerçevede yaparlar. Kaybedelim, ama savaşalım, mücadele edelim daha realist çerçevede bakanlar vardı. Ben daha çok ikinci guruba girerim, yani ben siyaseti çok idealist perspektifte yapanlara çok saygı duymakla beraber, siyasete biraz mevcut konjonktürü dikkate alınması gerektiğini düşünen bir insanım. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan o ağır travma. O çok ciddi bir travma, yani seçimlerin yapıldığı günün bir ay öncesine kadar. Önde olan bir muhalefetin, o seçimi kaybetmesi ağır bir travmadır yani. Böyle bir travma yaşadıktan sonra, ve sokağa indiğinizde halk bunun faturasını ağırlıklı olarak İYİ Parti`ye kestikten sonra, böyle bir risk alınması. Ben Genel Başkan olsaydım, ben bu riski almazdım. Ben daha realist çerçevede bakardım. Bu sefer kazan kazana dönerdi iş. İttifak süreci devam ettirilirdi. Özellikle büyük şehirlerde ve özellikle Ankara da aday çıkarılmasını, biz kendi tabanımıza da anlatamadık, ne yazık ki. Ama bu bir tercihtir, Genel Başkanımızın ve Genel İdare Kurulumuzun tercihidir. Bizde bu tercihe saygı duyduk ve bu çerçevede çalıştık. Siyaset böyle bir şeydir, siyaset her zaman insana inandığı şeyleri uygulama fırsatı vermez. Neticede hiyerarşik bir yapı var. Bu kararı uyguladık.”
“Meral Akşener güçlü bir lider”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in güçlü bir lider olduğunu anlatan Er, şu ifadelere yer verdi:
“Meral Akşener parti için çok önemli bir figür. Ben her zaman söylemişimdir Meral Akşener bu partinin çimentosudur, yani partinin çok farklı franksiyonlarını bir arada tutabilen, o taşları bir arada sağlam tutabilen bir çimentodur. Meral Akşener, partinin kurucu lideridir ve Allah`ta şahittir tabii ben de kendi adıma bu 7 senelik zaman sürecinde şahit oldum. Çok emek verdi, çok çalıştı. 81 vilayeti sokak - sokak, esnaf - esnaf, ilçe ilçe gezen ben yakın zamanda bir başka siyasi lider hatırlamıyorum. İnanılmaz çalıştı. Ama neticede halkın teveccühü bu şekildedir. Meral Akşener`in Sayın Genel Başkanımızın benim açımdan da çok özel bir yeri vardır. Ben çok sever ve saygı duyarım. Ama netice de kendi kararıdır. Bardağa dökülen su gibi düşünelim bunu, kongreler, seçimler partiler için bardağa dökülen sular gibi oluyor. Su biraz sallanır, sonra taşlar yerini bulur. Elbette bir travma olacaktır partide, Meral Akşener sonrası. Çünkü baskın bir karakter, güçlü bir lider… Ama ondan sonra benim fikrimi sorarsanız, parti siyasi hayatına kaldığı yerden devam edecektir.”
“Ben oyumu Koray Aydın’a vereceğim”
Genel kurulda partinin kurucusu Koray Aydın’a destek vereceğini açıklayan Er, şu ifadeleri kullandı:
“Hepsi birbirinden kıymetli insanlar. Bugün oturduğumuz yerden, partinin kurucularından ve 7 seneye yakındır parti teşkilatında parti sorumluluğunu üstlenmiş bir insan olarak, objektif bakmazsam yanlış olur. Tolga Akalın’daki ışığı görmemek pek mümkün değil, değişim rüzgarını ülke siyasetinde yakalamaya namzet bir isim, kendisini çok severim ve görüşürüm. Müsavat Bey’in Türk siyasetindeki ağırlığını görmemek, Türk siyasetinde Müsavat Dervişoğlu’nu insanlar bir durur ve bekler. Partiye verdiği emeği, özellikle Milliyetçi Hareket Partisİ’nin kongre döneminde aldıkları sorumlulukları görmemek mümkün değil. Koray Aydın partinin yükünü çeken bir insan olarak, uzun yıllar siyaset yapmış ve siyasete damga vurmuş bir isim olarak takdir etmemek mümkün değil. Benim adayları değerlendirmek haddim değildir. Hepsi birbirinden kıymetli, Günay Hanım da parti emektarıdır ve parti için çok çalışmıştır. Netice itibarıyla benim fikrimi soracak olursanız ben Koray Aydın’a, oyumu vereceğim. Ben bireysel olarak söylüyorum, kimseye yönlendirme yapmak hak ve hukukuna sahip değilim. Şuan da partinin ihtiyacı olan konunun, parti disiplini ve teşkilatların tekrardan hareketlenmesi olarak görüyorum.”
“Seçimlerin kazananı Yeniden Refah Partisi oldu”
31 Mart yerel seçimlerinin kazanının Yeniden Refah Partisi olduğunu söyleyen Er, şunları anlattı:
“Bazıları şöyle der; ‘siyasetin seçimin kaybedeni olmaz’ der, ama ben pek öyle düşünmem, dolayısıyla böyle bir süreci başka bir yere taşıma konusunda algılanmasın, sadece kanaatlerimi aktarıyorum. Bu seçimde Düzce’de herkes oy kaybetti, bizim bu kadar gündeme gelmemizin sebebi, iddialı bir kampanya yürütmemiz oldu. MHP bir dönem önceki seçime tek başına girerek, yüzde 22 oy almıştı, bu seçimde ise yüzde 4 oy aldı. CHP ile beraber Millet İttifakı içerisinde 2018,2019 ve 2023 yılında yapılan seçimlerde aldığımız oy hep yüzde 22’dir. Bu seçimde CHP ve İYİ Parti’de oy kaybetmiştir. AK Parti’de yüzde 7 veya yüzde 8 bandında oy kaybetmiştir. Bu seçimin oransal olarak bir tane kazananı vardır, o da Yeniden Refah Partisi’dir. Bütün partilerin oy kaybettiği, geçmiş yıllara nazaran seçime katılım oranının çok düşük olduğu seçimde, seçmen sandığa gitmeyerek ve sandığa gittiğinde partisine tepki gösterip kazanmayı en yüksek gördüğü adaya oy vererek iki türlü tepki verdi. Bizim Ocak Ayı’na ve Ocak Ayı’nın sonuna kadar yaptırdığımız anketlerde, Faruk Bey’le Mehmet Bey arasından geçiyordu seçim. Bizde siyasi yatırımlarımızı hep bu çerçevede hareket ettirdik. Şubat Ayı’ndan sonraki süreçte o hareketlenmeyi bende gördüm. Davut Bey çok başarılı bir süreç yönetti. Halkın dikkatini çekmeyi başardı, beni fikrim mevcut tepkiyi ve vatandaş da olan öfkeyi görerek, o öfkeyi kendisine kanalize etti. Konuya şu açıdan bakmamız lazım, Düzce seçmeni o kadar kızgın ki, Düzce’ye adaylığı Ocak Ayı’nda lanse edilen çok kıymetli bir ismi, ikinci parti yaparak yüzde 30 oy verdi”
“Bölgede en yüksek oy oranını Düzce’de aldık”
Yerel seçimlerde İYİ Parti’nin bölgede en yüksek oyu Düzce’den aldığını kaydeden Er, “Ben hala aynı kanaatteyim, oy kaybı olmadı. Takip edenler iyi bilir iki veya üç gün sonra sayın Cihat Tutkunun programında Mehmet Keleş de aynı şeyleri söyledi. Mehmet Keleş’te bende sonuçta Düzceliyiz. Muhalif oyların ben toplanması gereken yerin Mehmet beyin olacağını düşünüyordum. Mehmet Keleşin aday olmasından pişman değilim. Biz enteresan bir süreç yaşadık. Bu bir bahane olarak algılanmasın, ama İstanbul’dan, Samsun’a kadar olan hattan en çok oyu ben aldım parti olarak. Ben genel siyasetin, yerel siyaseti çok etkilediğini gördüm. Biz ekim ayından itibaren, parti de inanılmaz şeyler yaşadık. Genel başkan yardımcılarının istifaları, Milletvekillerinin istifaları hür ve müstakil seçime girme kararına karşı alınan reaksiyonlar sonrası kasım ve aralık ayında parti çok çalkalandı. Mehmet Bey partinin tek adayı değildi, birkaç tane aday sunuştum, orada yapılan çalışmalar Mehmet Beyi öne çıkardığı için, Mehmet bey aday olmuştur. Biz yönetimdeki arkadaşlarla temmuz ayında çalışmaya başladık. STK’lara, muhtarlara, kanaat önderleriyle birlikte ‘olur mu?’ diye soruyoruz. Oralarda hep Mehmet Keleş’in ismi ön plana çıktı. O dönem Mehmet Keleş belirlendiğinde, henüz millet ittifakının durumu belli değildi. Hür ve müstakil seçime girme kararı alınmamıştı. Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur ittifakına girmesi belli değildi, bu bizim açımızdan partim ve teşkilatım açısından siyasi manada alınmış bir riskti. Ben bu riski aldım, partimde aldı, biz gerekeni yaparız zaten. Ben riskin alınma tarzını ve zamanlamasının yanlış olduğuna katılmıyorum. Teşkilatımız olarak Mehmet Keleş’ten razıyız. İyi bir kampanya yürüttük. Mehmet Bey ve İYİ parti hep gündemdeydi. İyi bir meclis ve iyi bir çalışma grubu oluşturduk, fakat vatandaş son dakika tercihini somut veriler üzerinden yapmadı, tepkisel veriler üzerinden yaptı ve tepkisini ortaya koydu. Düzce’de muhalefetin oyu bellidir. Yüzde 20 ile yüzde 25 arasıdır, yüzde 75 karşı tarafın oyu var. Karşı taraftan kastım AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Yeniden Refah Partisi’nin içinde olduğu bir hazne düşünün. Bunu değiştirmenin bir tane yolu var. Karşı taraftan bir tane oy taşımadığınız sürece, Düzce’de seçim kazanma imkan ve ihtimaliniz yok. Bende planımı ve programımı kazanmak üzere kurarım. Benim için seçimi kazanamadıktan sonra benim gözümde meclise 3 veya 5 adam sokmak arasında çok bir fark olmaz” açıklamalarında bulundu.
HABER: Savaş ARI