Geçen hafta sonu Merhum Avni Akyol'un eşi Yüksel Akyol hanımefendi ahirete intikal etti. Allah rahmet eylesin, amelleriyle muamele eylesin. Avni Akyol gerçeği var Düzce'de… Cenazede 17 kişi mezarın başındaydı, kimse yok. Bugün makam, mevki, yetki etki sahibi olanlar ve eşleri, bu ibretle olan hadiseyi çok iyi dinlemelerini tavsiye ediyoruz veya nazarı dikkatlerini celbetmek istiyoruz. 90'lı yıllarda Sayın Akyol'un siyaset yaptığı yıllarda, 77'de başladı siyasete. Pınar Süt, Eti Gıda diye bir o zamanlar çok büyük Yaşar Holding'in firması vardı. Onun bayilerini biri Metin Coşkun beyefendiydi, bugünkü Coşkun yemeğin sahibi, kurucusu onun oğlu. Sadece camide bir görünüyor, mezarlıkta yok. O yılları hatırlayın, Turgut Özal gelinceye kadar Doğan’ı, Şahin’i kuşandığı yıllarda, Japon araçları Türkiye'ye geldiğinde, yine Düzce'de yatırım olsun diye Hızel ailesine Toyota'ya referans olan, önayak olan Sayın Avni Akyol’du. Yine 1970'li yıllarda, Düzce'ye gelmiş kalorifer tesisatçılığı ve tüpçülük, özel okul ve bugünkü medya noktasında teşvik eden önünü açan, rehberlik yapan bir Önder Tonyalı vardı. Onu da göremedik cenazede. Vefalılar vardı, vefasızlar yoktu. Cenazede vefalılar ve vefasızlar diye bir terim kullanabiliriz. Eftal Altundal Kaynaşlı Belediye Başkanı, yıllardır siyaset yaptığı abisinin, büyüğünün hanımı vefat edince, cenazeye o da katıldı. AK Parti'nin İl Genel Meclis Başkanı Fazlı Koç vardı. Belki ona yetişmedi, ama bir devlet büyüğümüzün eşinin cenazesine Hasan Günden, Faruk Özlü’nün il dışında olması münasebetiyle temsilen geliyor. Sabahtan, akşama kadar cenazeyle ilgilenen Ragıp Gökesaoğlu bir manevi evlat. Bu cenazeyi defin noktasında, en son mezara indiren insan. Akyol yaşasaydı, bu cenazede yer gök insan olurdu. Yetkili bir siyasetçinin eşi veya bir yakını vefat ettiği zaman ki, ben hatırlıyorum Sayın Akyol'un oğlu Amerika Birleşik Devletleri'nde vefat ettiğinde yer gök insandı.

Dönemin Anavatan Partisi'nin ne il başkanı, ne ilçe başkanları, ne eski belediye başkanları bu cenazede yoktu. Siyaset ve ticaret merhamet kabul etmez. Ama herkesin abisi olan, herkese değer veren, bu memleketin evladına her türlü destek olan Avni Akyol'un hanımının cenazesi, 17 kişiyle kılınmamalıydı. İnsanlık nereye geldi? Onun için insanlarla diyalog kurarken, idare elinizdeyken, makamlar elinizdeyken, gönül kazanmak lazım. Mahkeme kadıya mülk değilmiş. Avni Akyol gibi Düzce'ye mal olmuş bir ismin eşinin cenazesine 17 kişi gelmişse, artık gerisini siz düşünün. Memlekette doğup büyüyüp, bu memlekete gömülecekseniz, insanlar çoluğunuz çocuğunuzun düğününde, cenazesinde belli olurlar.

DÜNYAEVİNE GİRDİ SAADETLER DİLİYORUZ

Yeniden Refah Partisi İl Başkanı Musa Peltek pazar günü dünya evine girdi. AK Parti kadroları Sayın Faruk Özlü başta olmak üzere, düğüne tam kadro katıldı. Allah mesut bahtiyar etsin.

ERZURUM’DAN EKONOMİ DERSİ ALMAK LAZIM

KIZILAY BİNASI İHALESİNİ KAMUOYU NEDEN DUYMADI?

53 milyon 700 bin lira. 68 milyon lira bir değer var. Düzce'de Ensar Ticaret şirketinin sahibi İbrahim Çelik’in yeri vardı, FETÖ'den kaçtı gitti. Bu yeri Kızılay almıştı. Kızılay Şubesi de 53 milyona da birine sattı. Şimdi ilk ihaleye kimse girmemiş, birisi girmiş teminat yakmış. İhale Kızılay Genel Başkanlığı’nda yapılmış. Kızılay Genel Başkanı Fatma Meriç Yılmaz’ın riyasetinde yapılmış. Muhammed'i ne tanır Kızılay? Nereden bilecek Muhammed Erzurum’u? 6-7 sene önce ekonomik sıkıntıdan dolayı aracı hacizden bağlanan adam, bugün büyük bir yatırım yapıyor. Tabii yapabilir; ona kimse bir şey diyemez. Başarmak, ayakta kalmak değildir. Başarmak düştükten sonra ayağa kalkabilmektir. 7-8 sene önce hacizden dolayı aracı bağlanacak. 7-8 sene sonra, şu ekonomik krizde 50-60 milyon lira parayı ortaya koyabileceksin. Düşmekte olan insanlar mutlaka Muhammed Erzurum’la iletişim kursunlar. Nasıl ayağa kalkılır, nasıl büyünülür öğrensinler. Bu gerçekten büyük bir başarı. Burasına hala Kızılay'dan tek bir açıklama yok. Genel Merkez yaptı ihaleyi. Genel merkez ihaleyi yaptı da, satış yetkisini sana vermiş. Bir tane adam mı bulundu Düzce'de? Önceden orası satılacağı zaman, yukarıdan aşağı kayyum ilan da vermişti. Burası satılık demişti. Topla basını Kızılay başkanı veya yönetimi, oraya da kocaman bir pankart as. Kızılay hayır kuruluşu, gıdım gıdım toplanıyor hayırlar. Biz burayı ihaleye çıkarıyoruz. Ey Düzce’nin, bölgenin, Türkiye'nin iş adamları buyurun gelin bedeli de 68-70 milyon lira. Buraya çok insan talip olurdu. Peki, bu işlerden riyaset makamının haberi yok mu? Var… Olmadıysa da oldu, haberlerden sonra. Görüşmeler yapıldı, AK Parti il teşkilatı olarak alınsın diye, güzel bir düşünce vardı. Bu arkadaşın yapmış olduğu ticarete, ne yanındayız ne karşındayız. Ama velakin burada 70 milyondan, 53 milyona, 54 milyon gibi bir rakama düşüyor. Kızılay bu konuyla ilgili bir açıklama yapmalı. Özellikle kamuoyuna ihalenin duyurulmasında niye bu kadar sessiz kalındı? Kural ve kaidelere hepimiz uymak zorundayız.

ŞEMSİ DURDU’NUN İŞYERİ, NASIL MÜHÜRLENİR?

Şemsi Durdu otomotiv sektöründe iyi bir tacir. Kırmızı pantolon giyer, pembe çoraplar giyer. Güzel günün modasına, anlamına göre de giyinmeyi bilen bir delikanlı. İyi bir iş adamı, bunun dükkanını mühürlemişler. Şemsi Durdu’nun iş yeri nasıl mühürlenir? ‘Böyle bir şey olabilir mi?’ diyor vatandaş. Ben demiyorum, tabii vatandaş böyle diyor. Kurallara uymazsan, dengeleri gözetmezsen, böyle olur. Burası Muz Cumhuriyeti değil, herkes kurallara uyacak. Bu karayollarının yerinde, hazinenin yerinde işgallerin olursa, taşmaların olursa imara ve kanuna aykırı bir eylem içinde olursan, fakire ve fukaraya normal bir vatandaşa uygulanan her şey Şemsi Durdu’ya da uygulanır. Şu anda olduğu yerde tabelaları indirmiş, otomotiv üzerine bir yer var. Burada sigortacılık yapma kararı vermiş. Allah hayırlı mübarek etsin. Ama Şemsi Durdu’nun iş adamı ve kırmızı pantolon giymekten başka ne özelliği var? Vatandaştan ne farkı var? Boynu bükük vatandaşı, her şeyi uygula. Zengin, etkili, yetkili iş adamlarına hiçbir şey uygulama. Öyle mi? Muz Cumhuriyeti değil ki burası. Bu kanun, kural, kaidelere devletin imkanlarına uymadığınız zaman, devlet kendini gösterir. ‘Zengin düz dağları aşırır, fakir düz yolda şaşırır.’ diye bir atasözü var. Herkese bu memlekette ne zaman adalet, o zaman huzur ve mutluluk gelir.

Düzce Cumhuriyet Başsavcısı Yasin Emre'yi, adliyedeki ekibi, emniyeti ve jandarmayı bir kez daha kutlamamız gerekiyor. Son günlerde yapılan operasyonlar ve takip edilen konular noktasında, hakikaten Türkiye genelinde suç oranı, suçluyu tutuklama ve takip etme noktasında çok birinci oldu. Bir kişinin şahsına münhasır olmaz. Ama bu ekip işi, irade işi. Bir de dert işi, dertlenirsen olur. Bu anlamda gerek uyuşturucu, gerek diğer konularda vermiş olduğu mücadeleden dolayı, adliyemizdeki başsavcımız başta olmak üzere, bu konuda mücadele veren, emek sarf eden, herkesi gönülden tebrik ediyoruz.  Düzce'de huzurlu bir ortamı oluşturmak için vermiş oldukları gayretten dolayı, teşekkür ediyoruz. Emeklerinin karşılığını maaş olarak alıyorlar zaten, ama bu kadar samimi mücadelenin de bir teşekkürü olmalı. Beni dinleyen ve kamuoyu önünde kabul görenlerin adına teşekkür ediyoruz.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.