HAYVANLAR ALEMİNDEN AKÇAKOCA SİYASETİNE BAKIŞ

Ormanda fare tüm hayvanlara sıkıntı vermeye başlamış. Aslan kralın kararıyla farenin etkisiz hale getirilmesi kararı verilmiş. Kedi fareyle benim husumetim var deyip bu görevi üstlenmiş. Düşmüş farenin peşine fare o Kavuk senin bu ağaç benim derken köşeye sıkışmış. Birde bakmış ki o köşede bir inek var. İnekten yardım istemiş. İnek sen benim sırtındaki tüyü çok yedin az kötülük yapmadın ama arkama geç seni bo.. içine saklayayım demiş. Ve fareyi bo.. gizlemiş. Fare o aksiliğiyle o bo.. içinde kuyruğu dik saklanmış. Kedi ineğe fareyi sorarken farenin bo... içinde kuyruğu nu görmüş kuyruğundan kapıp farenin infazı ni gerçekleştirmiş.

Bundan çıkan 3 tane anlam

1.seni pislik in içine sokanı düşman sanma.

2.pisligin içinden çıkaranida dost sanma.

3. Pisligin içindeyken kuyruğunu dik tutma.

Kıssadan hisse almak niyetinde olana sivri sinek saz olmayana davul zurna az bir misaldi yukarıdaki.

Peki hayvanlar aleminin Akçakoca ya yansımalarına gelincee…

Bu alemde öküz başlı antiloplar var. Sürü halinde gürültülü tozlu dumanlı bir yudum su içmek için tehlikeli yolları acımasız sınavları veriyorlar.

Bir gün aslan, bir gün kaplan, bir gün leoparda bazen çıta bile bu antilopların içine girip darmadağın ederek hissesini almadan sürüden ayrılmıyorlar.

Bu antiloplar kitlesi Akçakoca’nın büyük bir kısmını oluştursa da bazen timsah bezende çakallara dahi yem oluyorlar.

Hayatın acımasız çöllerinin birde akbabaları var. Nerde leş koku bulsalar hemen midelerine indirmede gözlerinin keskin bakışının avantajlarını kullanıyorlar. Bu ak babalar leşte çeşit kalite aramazlar. Leşi gördü mü konarlar başlarlar yemeye.

Tıskırıncaya aksırıncaya kadar yeme keyiflerini sırtlanlar  bozar.

Bu sırtlanlar avlanmayı pek bilmezler. Beklide beceremezler. On lar için av ya kör ya topal yada birkaç aylık yavrulara dalarlar. Leşin başından akbabaları kovup leşe çökünce kenarda köşede çakallar gezinmeye başlar.

Buldukları yiyintinin kemiğine kadar yiyip sindirdiklerinde kemik çıkaran bu sırtlarlar her dakika hareket halindedirler.

Leşin kalan kısmına çakallar kenardan köşeden çökme turları atarlar. Çakallar sırtlanın ve ak babaların beğenmedikleri  döküntülerle yetinirler.

Bazen bir paket sigara, bazen bir tas yemek bezende bir iki bardak çaya tamah ederler.

Bu arada firavun farelerinin yuvasına yakında gerçekleşen paylaşımı fareler iki yaka üzerinde bir yuvasına birde ortalığı kolaçan edip ortamı dinlerler.

Sabahtan akşama kadar durdukları yerde duramazlar. Akçakoca’nın nimetlerine kaşıkları ile girip nerden çıkacaklarını bilinmez olan tilkiler çıkar piyasaya.

Türkün aklına gelen tilkinin aklına gelmez model tilkiler bunlar.

Bu tilkiler bazen bir firavun faresiyle, bazen sırtlanla bezende kurtlarla iş tutarlar. Ama hiçbiri nehirde kendini kamufle edip öküz başlı antilopları döndüre döndüre suyun içinde parçalayıp midesine indiren timsah kadar hisseden pay alamazlar.

Nehirden geçen öküz başlı antilopları yiyen timsah midesindeki eritmek için yaşadığı sindirim haraketliyle gözyaşlarına boğulur. Meşhur timsahın gözyaşları gibi.

Uzmanlara göre yemi sindirir diğer uzmana göre öküz başlı antilobu evirip çevirirken yaşattığı acıdan dolayı gözyaşı döker.

Timsahların en kolay en tatlı en doyurucu avı öküz başlı antiloplar çoğunlukta olmasına rağmen sürüye saldıran avcılara av olup kendi canının derdine düşer.

Çivi deresinin etrafında deve kuşları dolaşır. Tehlike anında başını kuma gömer ama kıçı meydandadır.

Aslanın bölgesine dışarıdan gelen aslanlar arasında acımasız bir rekabet ve savaş olur. Sürü lideri erkek aslanın maçası tutarsa bölgesine girenleri etkisizleştirir. Maçası tutmazsa darbeyi alıp sürüyü yeni gelenlere bırakıp ölümünü beklemek üzere bölgesini terkeder. Etmezse gelenler ona terkettirir zaten bölgeyi.

Aslanın en zorlandığı av yiye yiye doymak bilmeyen filler ve bufalolardır.

Aslan Bufalo avlamak için ekip çalışması yapsada bufalolar bir olup aslanı etkisiz hale getirir.

İktidar olan makamın müdürü amiri memuru değişir odacılar ve o koridorlarda dolaşanlar hiç değişmezmiş.

Birde alemin senfoni orkestrasını yöneten yönetmenler vardır.

Aslanın maddi manevi payını her zaman saklı tutan leoparlar gibi. Leopar avı avlar saatte doksan km koşup avını indirir. Ama aslan,  leopar avın peşine düşecek diye ağacın en tepesine çıkarır yemini. Aslan hazıra konmazsa arkada sırtlan bekler. Eğer o avı leopar yiyemezse Ak Babalar, Çakallar, Tilkiler,sırtlanlar avın ağaçtan düşmesini bekler.

Gün gece bu serüven sürer gider.

Bir hayvanlar alemi hikayesiyle başladık insanlar dünyasından bir hikaye ile kapatalım hasbihalimizi.

Anadolu’nun bir köyünde  köylünün biri traktör römorkun anılabildiği   kadar yükleyip köye dönmek için yola çıkar.

Köye gelirken komşusunu görüp selam verir.

Komşusu ise” Komşu köye gidiyorsan şu benim gelinide getir eve gidip yemek hazırlayacak” der.

Traktördeki adam” Komşu getirirm ama laf söz olmasın gelin römorka binsin” der.

Gelin traktörün römorkuna biner. Traktör cü ise kadın zaafiyeti olan biridir.

Hemen kurmaya başlar kendini remörktaki geline.

Traktör rampalara tırmandıkça traktörün yyük taşıma çabuğuna giren römorkun deliği çıkacak gibi olur.

Gelin traktörcüyse bağırıp konuyu anlatmaya gayret eder ama sesten traktör cü anlayamaz ne denilmek istendiğini. Adamın derdi başkadır. Arkayı dönüp ne anlatmak istediğini işaretle anlatmasını söyler işaret ederek.

Gelinde can korkusuyla yük çubuğu ile halkanın halini el işaretiyle anlatmaya çalışır.

Traktörcü kendi algısından yapılan hareketten gösterilen işaretten  körün istediği bir göz verilen iki göz misali keyfinden uçar.

Döner geline “Tamam tamam merak etme şu rampayı çıkalım hallederiz” der.

Mesele ne çubuk nede halka.

Mesele biri canın derdinde biri de kendi istek ve arzusunun derdinde.

İlçedeki idareye ve iradeye sahip olanlar, sahip olma derdinde olanlar, iktidar olupta muktedir olamayanlar traktör cünün anlayışındalar zaten.

Ama römorktan olanlar ise traktörcünün düşüncesinde olanların düşüncesini bilemeyecek kadar canının derdindeler.

Hayvanlar aleminden Akçakoca siyasetine bakınca ben bunları gördüm.

Unutmadan bir bilgi ve tespiti hatırlatmak isterim.

Hz Mevlana’ya sormuşlar “Mübarek yıllarca anlatırsın okursun çok şeyler bilirsin. Sen en çok neyi bilirsin” demişler.

Hz Mevlanada” Ben haddimi bilirim” şeklinde cevap vermiş.

Hala had hudut etik değerleri  aşıp kuzu postuna bürünmüş kurtları unuttuk.

Akçakoca fosilleşmiş stk yapılarını, her dönemin adamlarını, yetkili olup etkisizlerin, yetkisiz olup etkisizlerin bereketsizliğini yaşama lüksüyle 25 bin nüfustan bir adım öteye gidemedi.

Herkes oyundaki rolünü rolünün gerektirdiği haddini bilmeli.

Bilmeyene öğretirler  bilmek istemeyene de hatırlatırlar.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.