2025-02-20 15:59:02

BİZ DÜZCE'NİN ONLAR KENDİ MENFAATLERİNİN DERDİNDE

SADULLAH ÜNSAL

akcakoca postasi@hotmail.com 20 Şubat 2025, 15:59

Gündemle ilgili bahsettiğimiz Yorumluyorum, Kitabın Ortasından, Gündem Özel gibi programlarla Düzce'deki gündeme değer katmaya veya gündeme katkı yapmaya çalışırken bizim programlardan, bizim yaklaşımlardan etkilenen birçok arkadaşımız da aynı kaliteyi yakalamak adına büyük bir mücadeleye girdi. Bu çok güzel bir şey Düzce adına. Biz burada konuşurken Düzce'nin menfaatlerini, Düzce'nin geleceğini, Düzce'nin hesabını yapıyoruz. Tabii Düzce'nin genel toplumdaki menfaatlerine yönelik konuştuğumuz zaman kişisel menfaat hesapları yapanların hedefi oluyoruz. Herkes canı istediği gibi konuşuyor. Biz toplumun menfaatlerini savunurken, Düzce'nin menfaatlerini savunurken bunlar kendi menfaatlerini, çıkarlarını, kendi dümenlerini yürütmeye çalışıyor. Örneğin; biz Küçük Sanayi Sitesi ile ilgili mağdur olan 450 tane esnafın dilini, gönlünü, sözünü anlatmaya çalıştığımızda birilerinin bu işte hesabı bozuluyor. 450 esnafın ailesi, çalışanı üst üste, alt alta koy. Müşteriyle beraber 20 bin kişinin menfaati var. 20 bin kişinin hayatına dokunacak bir hizmet var. Peki bunu söylediğin zaman 3-5 tane menfaati olan insanların işleri bozulduğu zaman gerek kurumsal gerek kişisel olarak hedef tahtasına dönmüş oluyoruz. Beytülmalın hakkını savunmaya başladığında beytülmalı hovardaca israfçı veya istismar edenlerin hedefi haline geliyorsun.

Kültür Mahallesi’ndeki ruhsat müracaatları ile ilgili bir gelişme var. 2013'te encümen kararı ile beraber burada kentsel dönüşüm yapılması için bir karar alınmış. Fakat bu karar ne Bakanlar Kurulu ne İçişleri Bakanlığı neyse bu prosedürler tamamlanmadan hayata geçmemiş. 2013'te alınan karardan sonra, 2018'den 2023 yılları arasında buraya ruhsatlar verilmiş. Sözlü, yazılı olarak bir şey yok.

Belediyeden ‘Size ruhsat vermeyeceğiz bundan dolayı.’ diye bir yaklaşım var. İnsanlara yasal baskı yapmadan bu insanların, bu emekçilerin haklarının daha güzel şartlarda verilmesi lazım. 2013'teki alınan kararla 2024'te alınan karardaki iyi niyeti, belediye başkanlarının iyi niyetini kimse sorgulamıyor. İtiraz etmek de söz konusu olmaz çünkü hakikaten oranın kalkması lazım. Ama bu şekilde değil. Buradan menfaat elde edenler, yapılmayan dükkanları satanlar veya bu dükkanları 3 liradan alıp 5-6 liraya satmaya çalışanlar burada kaos oluşturuyor. Bu kaosu anlattığımız zaman da biz hedef oluyoruz. Ne yapalım, eksiğimiz fazlamızla, doğrumuz yanlışımızla hedef oluruz.

ÖZLÜ AMELİYAT OLUYOR GÖNÜLDEN ŞİFA DİLİYORUZ

HEYKELİ DİKİLECEKSE ÖZLÜ’NÜN HEYKELİ DİKİLSİN

İstilacı bir anlayış var. Riyaset makamının, Faruk Özlü'nün bu memleketi güzelleştirme adına yapmış olduğu adımları, birileri ‘Buradan ne elde ederiz?’ diye düşünüyor. Bu arada Faruk Bey yarın (20 Şubat) inşallah bir ameliyat olacak. Allah şifa versin. Çok mesaj atan olmuştur bu konuyla ilgili, arayan olmuştur. Belediye başkanı olmasaydı aramazdık ayrı bir şey. Şu anda arayanların çoğu sosyal medya üzerinden ama biz gönülden ‘Allah şifa versin.’ diyoruz. İnşallah gelir de şuradaki şeyler biter.

Birileri çıkıyor diyor ki; ‘Abim o benim, hakkını ödeyemem.” Heykeli dikilecek adam varsa burada Faruk Özlü’nün heykeli dikilmeli. 0-7 yaş grubunda öğrencilerin eğitim alması, ilim alması, bilim alması Düzce'nin geleceğinin aydınlanması anlamına geliyor. Bugün Cumhuriyet Mahallesi’nde Mehmet Keleş'in yaptığı binayı Faruk Bey çocuk üniversitesi ve bilim merkezi haline getirdi. 30 milyon lira TÜBİTAK'tan destek alınmış. Burada Düzce'nin çocuğuna bir eğitim verilecek. İşte dert buydu. Sadece bunun için bir heykel dikilebilir. Büyük bir adım. Bugün bu görülmeyebilir ama 10-20 sene sonra bu misyon devam eder, bu çaba devam ederse ilimde, bilimde, teknolojide dünyada gelişen teknolojiyi, ilmi Düzce'den alan bir öğrencinin, Düzce'yi orta, uzun ve kısa vadede çok büyük dönüşüm olacaktır.

BİZE SALDIRANLARA BAKIN, YA FETÖ BULAŞIĞI..!

GUADALUPE’DEKİ KAPLUMBAĞALARIN AKIBETİ

Pasifik okyanusunda Guadalupe diye adalar var. Bu Adalarda iri iri gebeş kaplumbağaları yaşıyor. İstilacı İspanyollar Guadalupe adalarını işgal ettiğinde bu adaya keçiler getiriyor. Bu keçiler, kaplumbağaların yemesi gereken otları, ağaçları, hepsini yiyor. Nesli bitmek üzere geliyor aradan 50- 100 yıl geçiyor. Artık birkaç tane kaplumbağa var. İspanyollar farkına varmadan bir başka bir meyve daha getiriyorlar. O meyveyi keçi yiyemiyor, kaplumbağa yiyor. Bu sefer keçiler o adadan yok oluyor. Kaplumbağalar gerçek vatanına, gerçek dünyasına hakim oluyor. Bizim bu memlekete bir şekilde kenardan köşeden, hiçbir vizyonu olmayan, buraya gelmiş gitmiş insanlar buradaki dengeleri bozarken, biz “Burada bu dengeler bozuluyor.” diyoruz. “Bu kaplumbağalar, memleketin sahibi ama bu kaplumbağalar yok oluyor.” diyoruz. Yani bu sanayideki insanlar, bu memlekette yıllardır hayatımıza dokunmuş. Düzce'nin değerleri, birilerinin egosuna, menfaatine, istismarına gidiyor. Bunu anlatırken televizyonlarda yorumlarken, bize çok korkunç tehditler geliyor. Peki kim yapıyor bunu? Torbacı, farklı farklı hesaplar içinde olan adamlardan geliyor. Kendini farklı göstermeye çalışan insanlardan geliyor. FETÖ bulaşıkları olan adamlar bir şeyler söylemeye çalışıyor. Düzce'nin menfaatlerini, Düzce'nin çıkarlarını anlatırken, birilerinin çıkarlarının, menfaatinin hedefi haline geliyor. Pazartesi günü Üzeyir Yiğit’le ilgili ‘Kaos’ dedik. Düzce'de bunu böyle söylemeyen adam yok. Belediye bürokratları, belediyenin memurları veya diğer insanlar, o toplantılarda Üzeyir Yiğit’in oturmasından utanır hale gelmişler. Fakat bir de deniliyor ki; ‘Faruk Özlü'nün bir bildiği vardır.’ Ben daha fazla bu işi kişiselleştirmek, daha dallandırıp budaklandırmak istemiyorum.

EVİNİN HALISIYLA ISITICISINI BEN GÖNDERDİM

Nasrettin Hoca hikayesi var. İnsanlar söylenene değil de kendi ispat ettiği şeyi gördükten sonra net kararlar verir. Nasrettin Hoca pek borcuna sadık bir adam değilmiş. Hep bir darbe yermiş, hakaret yermiş. Bir gün cebinde parası var, borcunu ödeyecek. Akşam gene pejmürde halde gelince hanımı sormuş demiş ki; ‘Adam senin bu halin ne?’ Hoca, ‘Alacaklılar yaptı.’ demiş. Hanımı da ‘Cebinde paran vardı.’ demiş. Hoca da ‘Param var ama biz dayak yemeden ne zaman borcumuzu ödedik.’ Dün hiçbir vizyonu, kendi hayatında hiçbir misyonu olmayıp da hiçbir yere gelememiş insanlar bugün buldukları alanlarda yürüyorlar. Şöyle bir örnek vereyim. Ben bu yayınları yaptıktan sonra belediye başkan vekilliği yapmış Belediye Meclis Üyesi Murat Aydın beni aradı. ‘Sen iyi bir şey söylüyorsun ama bu kadar büyütme. Düzce'ye Üzeyir Yiğit geldiğinde evinin halısıyla, ısıtıcısını ben gönderdim. Bugün nasıl bir hayat yaşıyor?’ Ben de artık anlatmamaya karar verdim. Herkes bana her türlü eleştiriyi yapabilir.  Ama doğru mu yanlış mı ona bakmak lazım. Birileri çıkacak bizimle ilgili bir şeyler diyecek. Billboardlar için konuştuk. Murat Albayrakoğlu billboardları yapıyor. Düzce'de bunu yapacak başka adam yok mu? Ümit Ülgen var, yıllardan beri reklam ve formasyon yapıyor. AK Parti'ye de yıllardır hizmet etmiş. Düzce'de bu adamdan başka bu işi yapacak olan adam yok mu? Kaç tane firma var bu işi yapabilecek? Rekabet oluşmuş mu? Yasal mı bu? Bir insanın iyi niyetinin, samimiyetinin, ne kadar istismar edildiğini veya nasıl kullanıldığını görüyoruz. Belediye Başkanı Faruk Özlü olmasaydı veya AK Parti’de olmasaydı CHP'de veya başka bir partide olsaydı bu işler gündeme gelseydi ne olurdu? Cevap vatandaşta.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.